25 Ekim 2013 Cuma

SPOR MERKEZLERİ UYARILSIN


Bugün yaşıyor olabilirdi

VÜCUT geliştirme şampiyonu Şahin İrencin’in doping ilaçları nedeniyle hayatını kaybetmesine yönelik adli ve idari soruşturma iki koldan devam ederken, Sağlık Bakanlığı’nın dopingli ilaçlarla ilgili bir yıl önce ilgili kurumları uyardığı ortaya çıktı. Bakanlık, spor merkezlerinde doping içeren ilaçların kullanıldığına ilişkin ihbarlar alındığınına dikkat çekerek, ilgili kurumların uyarılmasını istedi.

SPOR MERKEZLERİ UYARILSIN
sağlık bakanlığı’nın 23 Temmuz 2012 tarihinde Gençlik ve Spor Bakanlığı’na bir yazı yazarak, özel spor merkezlerinin, müşterilerine yetkileri dışında Sağlık Bakanlığı’ndan ruhsatlı bazı ilaçları doping amacıyla verildiğini tespit ettiklerini iletti. Yazıda, bu ilaçların eczane dışında satışının yasak olduğunu belirtilerek, söz konusu merkezlerin uyarılması istendi. Bakanlıktan gönderilen yazıda şöyle denildi:

"Bakanlığınızca ilgili mevzuat doğrultusunda açılmasına izin verilmiş olan ‘Özel Beden Eğitimi ve Spor Tesisleri’ adı altındaki özel spor merkezlerinin kullanıcılarına-müşterilere yetkileri dışında Bakanlığımızca ruhsatlandırılmış ilaçları ‘anabolizan’ etkileri nedeniyle sattıkları tarafımıza ulaşan şikayetlerden anlaşılmıştır. Şikayete konu olan ilaçların eczane dışında satışları yasak olduğundan, söz konusu spor merkezlerinin Bakanlığımızdan ruhsatlı ilaç satışı yapmamaları konusunda uyarılması gerekmektedir"

İLAÇ ECZANEDEN ALINIR
Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TİTCK) da vatandaşları "Zayıflatma kas yapma etkin süper spor gücü adı altında hiçbir ürünün kullanılmamasını, hekime danışmadan ilaç kullanılmamasını, ilaçların yalnızca eczanelerde satıldığını sahte ve aldatıcı ürünlerden korunmanın tek yolunun eczanelerden geçtiğini hatırlatıyoruz" diyerek uyardı.

MOBİLYA SEKTÖRÜNDE KULLANILAN MADDE
Sporcular arasında "Dinamit" olarak bilinen doping ilacını aldıktan sonra fenalaşan ve iç organları iflas eden Şahin İrencin’in kullandığı maddenin ilaç değil, endüstriyel bir kimyasal olduğu, boya sanayii ve mobilya sektöründe koruyucu olarak, tarım sanayiinde ise pestisit olarak kullanılan bir madde olduğu tespit edildi.

İNTERNETTE SATIŞA DEVAM

1930’lu yıllarda ABD’de hızlı kilo verdirici ajan olarak kullanılan ancak bu kullanım yüksek orandaki advers etkileri nedeniyle 1938 yılında yasaklanan madde hale internet üzerinden farklı isimlerle kilo verdirici ajan olarak ve vücut geliştirme sporcularında yağ yakıcı olarak satılıyor.


Fırçadaki Diş Macunu Yarım Leblebi Kadar Olmalı

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Diş Hekimliği Fakültesi Periodontoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cem Gürgan, dişlerin fırçaya yarım leblebi kadar macun sıkılıp fırçalanması gerektiğini söyledi.



Doğrusu bu kadar
Gürgan, reklamlarda macunun diş fırçasının tamamına yayıldığı şeklinde görüntüler verildiğini, bunun ticari amaçlı olduğunu ifade etti.

Dişi temizlemede fırçanın daha önemli olduğunu belirten Gürgan, macunun içindeki maddenin ikinci safhada rol oynadığını, dişler için önemli olanın mekanik temizlik olduğunu vurguladı.

Her diş macununun kendi materyalleri ve birtakım fonksiyonlarının olduğunu aktaran Gürgan, bunların tek başına işe yarayamayacağına değinerek, şöyle konuştu:

"Bizim için mekanik temizlik önemli. Bazı özel macunlar bu hassasiyeti gidermeye yardımcı oldukları için kimyasal yapıları farklıdır. Bunların çok düzgün kullanılması lazım. Özellikle bunların içinde flor, modifiye edilmiş flor aparatları, türleri var. Biz o yüzden dişlerin, macun ne olursa olsun sabah kahvaltıdan sonra akşam yatmadan önce fırçalanmasını istiyoruz. Macunda şöyle bir alışkanlık var, tabi bu reklamlardan kaynaklanıyor, bir ticari ürün oldukları için o firmalar daha çok satılsın istiyorlar. Ancak biz hiçbir zaman macunu reklamlardaki gibi tüm fırça boyunca sıkılmasını istemiyoruz. Çünkü, macunun içinde deterjan türü maddeler vardır, köpürsün ve ağzın her yerine yayılsın diye. Dolayısıyla bir fırçanın boyunca sıkarsanız çok fazla almış olursunuz. Önerimiz, yarım leblebi kadar macunu sıkıp o macunu ağzınıza yayıp dişlerinizi öyle fırçalamalısınız."

Prof. Dr. Gürgan, bakteri plağı denilen birikinti ve kütleyi ortadan kaldırmak için dişlerin fırçalandığını dile getirerek, şunları kaydetti:

"Macunların içinde abrezil dediğimiz aşındırıcılar, bakterileri öldüren flor gibi kimyasal maddeler bir de kendi yapısından dolayı köpürten ve ağız içinde yayılmasını sağlayan katkı maddeleri ile koruyucular var. Macunsuz da temizlik yaparız ama macunun içindeki dişleri koruyan flor gibi iyonlar ve bakterileri öldüren enzimlerle birtakım kimyasal maddelerin etkilerinden yararlanıyoruz. Organik diş macunu ürünlerinin içinde de bu özellikler var. Ancak, tek başına bunlar hiçbir zaman çözüm değil. Tıp doktorları ilaçlarla çözüm bulabiliyor ama diş ağrısını durduran bir ağrı kesici yoktur."

"Vatandaşlar hangi diş macununun tadını seviyorsa onu alsın"

Diş macunlarının arka bölümündeki bazı renklerle içeriği hakkında bilgi verilmeye çalışıldığını aktaran Gürgan, şunları anlattı:

"Macunların içinde aşındırıcılar var, gittikçe daha hissedilmez hale getiriyorlar ki fırçalama daha rahat olsun. Eskiden çok daha büyük partiküller vardı. Pomza taşı, silika tozu artık bu daha da değişti artık nanoteknoloji kullanılıyor. Bunlarda, aşındırıcı olarak dolayısıyla kimyasalların ve içeriklerinin çok büyük farklılıkları yok, Hiçbir ürün yoktur ki o özelliğinden, içeriğinden dolayı diğerlerinden üstün olsun. Diş macunlarının arkasındaki yeşil rengin doğal, siyah rengin kimyasal, mavi rengin doğal ve tıbbi ürün karışımı, kırmızı rengin ise doğal ve kimyasal malzeme karışımı maddelerden oluştuğunu gösteren görseller var. Bunlar yanılgıya düşürmemeli. Diş macununun arkasındaki renkler kullanıcılar için pek bir anlam ifade etmemeli. Vatandaşlar hangi diş macununun parasını ve tadını seviyorsa onu alsın."

Özel bazı macunların doktor kontrolünde kullanılması gerektiğini dile getiren Gürgan, diş hassasiyeti olan kişilerin ağız bakımı için güvenilir markaları tercih etmelerinin daha yararlı olacağını sözlerine ekledi.

Kanser ilaçlarında alerjiye dikkat


Kanser ilaçlarında alerjiye dikkatCumhuriyet Üniversitesi (CÜ) Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Cevit, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların, aniden ortaya çıkan, vücudu etkileyen ve kısa sürede ölümle sonuçlanabilen alerjik bir hastalık olan "Anafilaksi"ye neden olabileceğini bildirdi.





CÜ Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı Pediatrik Alerji-İmmunoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cevit, AA muhabirine yaptığı açıklamada, günümüzde kanserin yaygın olarak görüldüğünü ve kanser hastası sayısında artış olduğunu belirtti.

Kanser tedavisinde kullanılan ilaçlarda ciddi gelişmeler olduğunu dile getiren Cevit, "İlaçlar geliştikçe, kullanım alanı yaygınlaştıkça ve çoklu ilaç sistemi geliştirildikçe, bunlara karşı reaksiyonlar artmakta, kanser hücreleri de alerji yapabilmekte" diye konuştu.

Kanser hücrelerinin histamin (azotlu bileşik) salgılamasının, hastada kaşıntıya neden olduğunu belirten Cevit, kanser tedavisinde kullanılan ilaçların da alerjiye neden olabildiğini ifade ederek, şunları söyledi:

HER KANSER İLACI AYNI ZAMANDA TOKSİNDİR 

"Bilim adamları şunu söylüyor; 'Her kanser ilacı, aynı zamanda bir toksindir, zararlı ve yararlı etkileri vardır'. Birçok ilacın da bir arada kullanıldığını düşünürsek bu ilaçların kullanımından kaynaklanan alerji sorunu da günümüzde kanser hastalarını rahatsız eden önemli bir sorun olarak karşımıza çıkmakta. Kanser ilaçlarına yaklaşım şöyle olmalıdır; Bu ilaç kanser hastası için sorunlu mu değil mi? Bunun kararını vermek zorundayız. Kişinin bir ilaca alerjisi varsa aynı gruptan ve o ilacın etkisini yapabilecek başka bir ilaç kullanabiliriz ya da çok düşük dozlarda başlayarak normal dozlara gelecek şekilde alerji yapan ilacı verebiliriz."

SAVUNMA SİSTEMİ BOZULUYOR ALERJİYE NEDEN OLABİLİYOR
Cevit, alerjinin, kanserin yan sorunu olduğunu ifade ederek, "Kanser vücudun savunma sistemini bozarak kaşıntıya, alerjiye veya diğer alerji çeşitlerine de zemin hazırlamakta. Kanser, kötü bir hastalık ama aynı zamanda da alerji yapan ve alerjiye zemin hazırlayan bir hastalık. Kanser hastalığı büyüdükçe, kanser ve kanser çeşidi arttıkça alerjik hastalıkların da sayısının artacağını düşünüyoruz. Özellikle kanserin kendisi ve kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar da alerjiye zemin hazırlamakta" diye konuştu.

Kanser ilaçlarının, özellikle "Anafilaksi" denilen, aniden ortaya çıkan ve ölümle sonuçlanabilen alerjik bir hastalığa neden olabildiğini dile getiren Cevit, şunları kaydetti:

"Bir ilaç hayatı tehdit eden alerjiye sebep oluyorsa kesinlikle hastanın yaşam süresini kısaltıyor, aynı zamanda ilaç tedavisini de etkiliyor. Her kanserin kendine göre bir ilaç tedavisi var. Bu kombinasyonlar bozulduğu zaman kanser hücresiyle bu ilaçlar deyim yerindeyse bir yarış içine giriyor. İlaç tedavisinde biraz geride kalınırsa kanser hücreleri kendi yaşam süresini uzatıyor ve kanserli hücre sayısını artırarak hastanın yaşam süresini kısaltabiliyor. Kanser önüne geçilemez bir hale geldiği için bizim de kanser hücrelerine uyguladığımız tedavi zorlaşıyor."

YAŞLILARDA AĞIR GEÇEN ALERJİLER, KANSER HABERCİSİ OLABİLİR

Tedavi edilemeyen ağır alerjik rahatsızlıklarda, özellikle yaşlı hastalarda alerjinin altından kanser hastalığı çıkabileceğinin düşünülmesi gerektiğine dikkati çeken Prof. Dr. Cevit, bu alerjilerin, kaşıntı, ses tellerinde kısıklık ve dudaklarda şişlik ile böbrek, bağırsak ve kalp gibi hayati organlardan birini vuracak şekilde bazı reaksiyonlar gösterebileceğini söyledi.